armağandır. çoğaltınız! dağıtınız!

???

Farklı bir şey var. yani bir şeyi farklı hissediyoruz. Ontolojik anlamda değil. Tamamen farklı bir alanda. Adı konulmamış bir bağlamda çok farklı bir şey. Hissetmek demek bile bu yeniliğe hakaret yani. Ne cinselliğe ne de mutlak bir kötülüge indirgenemeycek kadar farklı bir şey var. üçüncü bir biçimi var yani düşünsel biçimi ile materyal biçimi arasında farklı bir durum yatıyor. Bir sezgi ya da içgüdü ama insan doğası bağlamında olmayan bir içgüdü yatıyor.  Onu kovalıyorum. Yani düsünsel bağlama oturtmaya çalisiyorum, ama komik olan sey materyal baglama düşünsel baglamdan daha yakın bir halde. Yani bir oturmama biçimi yani yürüyüsünde bir değişiklik hissel ama aynı zamanda değil. Yani farklı. Yani bir anlamda mistik. Ama bildiğimiz anlamlarda mistik değil yani saklanmak gibi ama neyden oldugunu bilmedigin bir bicimde yani korku. Ama korkunun gercek ya da mecazi anlamlarının dışında, anlık bir şey ama aynı zamanda insanlık tarihine yayılmış gibi. bir ilişki biçimi. Nasıl konuştuğunla alakalı, dedim ya nasıl yürüdüğünle alakalı. Ona kanalize olmuş gibi. yani varolmanın hafifliğinin ağır olan tek yani. Yani zincirsel, biri diğerini tetikliyor. Yaptığın şeyin farkındalığı diğer durumun varoluş biçimini değiştiriyor. Bulundugun hastalık durumu biçim degistiriyor. Şiirsel bir anlatıma ihtiyacı yok asla ama elle tutulabilecek tek hali suratına farklı fotografların vurulması. Yani aynı anda farklı şeyler duyumsamak. Bir şeyleri değiştirmek, determinizmlerden kaçmak ya da dış dünyada bir şey yapmak gibi düşünülebilir. Bu saçmalıkları söylememin sebebi kafa karıştırmak değil ya da kendimi çok derin şeyler diyormuşum gibi hissetmek için yapmıyorum. Sadece bunların karmaşıklığında anlam sınırları içine girebilecek bir ŞEY olduğunu hissediyorum. Yani dediğim bütün bu şeylerin olma anlarını farkettiğimiz anda birazcık daha yaklaşıyoruz gibi. ikinci bir kişiye kendinizle ilgili en utandığınız şeyi söylediğiniz zaman çok azcık daha yaklaşıyorsunuz ya da bir şarkıyı dinlemekten gerçekten zevk aldığınız zaman bir şeyler oluyor. Arzu anlamında da kabul edilebilir. Yani kendinizle ilgili olan şey kamulaştığı zaman (ki her zaman öyleydi) bir adım ilerliyorsunuz. Aynaya değil de duvara bakabildiğiniz zaman farklılaşmaya başlıyor. Dediklerimin hepsi gerçek anlamlarında yani alt bir anlam aramaya gerek yok. Bu kopuş, farklılaşma, ya da uzaklaşma yani üçüncü bir bağlamın varlığını kabul bir anda da olabiliyor zamana da yayılabiliyor. Demek istediğim bu bağlamın kovalanması gerektiği, yani içsel ve dışsal dünyanın sentezi ama aynı zamanda birbirlerinin dışlayıcıları olan, benim düşünceme göre romantik her duygunun ya da daha genel anlamda sevginin temel itici gücü olan bu şeyin bir noktada yakalanma durumuna ne kadar yaklaşılabilirse o kadar ilerici olacak. En azından denemek gerekiyor. Ama bir bütün olarak değil, tek tek bireyler olarak denemek gerekiyor. Toplumsal ya da ne derseniz diyin bütünsel bir arayış olmaması gerekiyor bunun. Herkesin kendi devrimi olması gerekiyor, ama devrimi öyle buyuk inanilmaz bir aydınlanma gibi dusunmemek gerekiyor. Cok kucuk seyler olması gerekiyor bunların hepsinin. Yaparken ya da hissederken (ki ikisi de değil) farketmememiz gerekiyor. Belki sonrada ‘’mistik’’ bir duyguya kapılabiliriz. Neyden bahsettiğimi ben de bilmiyorum. Sadece böyle bir şeyin oldugunu hissediyorum. Hepimizin hayatlarının birer parçası olan farklı bir ‘’durum’’un gercek olabilecegine inaniyorum. Yani bir sonuç ya da mesajım yok kimseye, bu durumsal degisimi icsel ya da dıssal dunyamizda degil farkli bir bicimde, farkli bir yerde hissetmemiz gerekiyor. Buyuk laflar etmiyorum, sadece ‘’durumsal’’  bir farklılıgı farkettiginiz anda o anı tekrar tekrar dusunmeyi deneyin. O anla ilgili her ayrıntıyı hayal edin. Bir seyler anlamaya calisin. Kendinizi deneyin. O ana benzer anlardaki davranıs bicimlerinizi degistirin sonra da olacaklara bakın. Üçüncü durumu kovalamaya çalışmalı.

Yorum bırakın

WordPress.com’da Blog Oluşturun.

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın